DULKADİRLİ DEVLETİNDE ZAMANTI BÖLGESİNİN ÖNEMİ

S.Burhanettin AKBAŞ[1]

[1] Araştırmacı – Yazar, Kayseri

Zamantı... Adını ilk Anadolu uygarlıkları döneminden alan bir ırmak... Önce adına Onopniktes demişler. Sonra da Tzamandos, Samandos, Samandu, Simandu, Simandav, Zamandu ve nihayet Zamantı demişler, Kayseri’nin Pınarbaşı ilçesinin Viranşehir köyünden doğan bu ırmağa... 
Uygarlıkların eşiği Anadolu, birçok kavimleri de misafir etmiş bu topraklarda. Nihayet son misafirler gelmiş akın akın ... Bunlar, son yurt olarak kabul etmişler Anadolu’yu. Yüzyıllar boyu Anadolu onlara kucak açmış. Samandos adını Samandu, Zamandu ve nihayet Zamantı yapmış Türkler. 
II. Kılıç Arslan bir durumdan istifade ederek Kayseri ve Zamantı havalisini Selçuklu topraklarına katarken (1165) ilelebet yörenin Türk yurdu olacağının müjdesini de vermiş sanki.
Zamantı... Eski Anadolu dillerine dayanan bu sözcüğün anlamı “kutlu ana tanrıçanın halkı” demekmiş.[1] Zamantı... İlk çağ Kapadokya’sında önemli akarsulardan biri. Büyük bölümü doğduğu Kayseri ili topraklarında yer alan bir ırmak. Kayseri’nin Pınarbaşı, Tomarza, Develi ve Yahyalı ilçelerinden geçerek Seyhan nehrine dökülüyor. Seyhan nehrinin en uzun ve en önemli kaynağını oluşturan Zamantı suyu, Uzunyayla’dan Seyhan nehrine kadar 308 km. mesafe kat ediyor. 
Zamantı Ovası, Zamantı Kalesi, Zamantı Köyleri, Zamantı Nahiyesi gibi yöremizde  bu ismin kullanıldığı birçok yer var. 
Dulkadirli Devleti, 1337 yılında Kahramanmaraş ve Elbistan çevresinde kurulmuştur ve kurucusu Zeyneddin Karaca Bey’dir.[2]

Dulkadirlilerin, Zamantı bölgesinde önemli izler bırakmasından anıyoruz ki Maraş’tan Orta Anadolu’ya açılan önemli bir kapı olan Zamantı geçidi özellikle Karaca Bey’in oğlu Halil Bey zamanından beri Dulkadirlilerin eline geçmişti.[3] Kayseri’nin Melikgazi köyündeki Zamantı Kalesi, Zamantı Nahiyesinde önemli bir mevki idi. Civar köyler, Zamantı Nahiyesine bağlı olduğu gibi, Çörümşek adı verilen küçük bir idari birim de Zamantı nahiyesinin içinde yer alıyordu. Maraş Tahrir Defterleri incelendiğinde Zamantı Nahiyesinin bugünkü Pınarbaşı, Bünyan, Sarıoğlan, Akkışla ve Tomarza ilçelerinin büyük bir bölümünü içine aldığını ve önemli bir yerleşim alanı olduğunu görüyoruz.[4] Bölgedeki köylere yerleştirilen Dulkadirli Sipahileri, Dulkadirli Türkmenlerinin yörede önemli bir yekün teşkil ettiklerini de göstermektedir.[5]
Bu konuda en çarpıcı örnek Halil Bey’in ölümünden sonra yerine geçen küçük kardeşi Süli Bey’in adını taşıyan oymağın Kayseri Sancağında, Develi ve Zamantı bölgesinde tespit edilmiş olmasıdır. Kayseri Sancağı Yörüklerinden olan oymak 1484 yılında 15 hane nüfusa sahipken 1584 yılında Hisartepe’de 118 hane olarak kayıt altına alınmıştır.[6] Dulkadirli Beylerinden Sülü Bey’in (1386-1398) Malatya Naibi Mintas’la büyük bir savaşa giriştiği ve bu savaşta yenilince Develi Kalesine çekildiği ve buradan hareketle Kayseri’de savaşlar verdiği bilinmektedir.[7]
Sülü oymağı gibi Zamantı bölgesinde Dulkadirli’ye tabi birçok Türkmen obasının varlığı bilinmektedir. Bunlar arasında Ağca Koyunlu, Ağcalu, Ahsen Gazili, Alçı, Avcılı, Alişarlu, Atluhanlu, Bektaşlı, Bahadır Hacılı, Etyemez, Firuz Kethüda, Göksulu, Harmandalı, Karasökmen, Kevni, Kerevin, Kılıç, Kösehacılı, Kustere, Persekli, Şam Bayatı, Şeyhli (Sülü veya Selvi de deniyor), Türkmen Sülüklü gibi oymaklar vardır.[8]
Şam Bayatı oymağının Kayseri’de Şamlulu adını taşıyan bir mezrada oturduklarına şahit oluyoruz. Kayseri’de Nasireddin Mehmet Bey’in kızı Hatice (Mısır) Hatun için yaptırdığı bir Hatuniye Medresesi vardı.[9] Bu medreseye halk zamanla Şamiler adını verdiler.[10] Yani Şamlılar diyorlardı. Bu ismin verilmesinde Dulkadirlilerle bölgeye göçen ve Dulkadirlilerin bir parçası olan Şam Bayatı oymağıyla bir ilgi kurulabilir.  Maraş hattından Sarız ve Zamantı bölgesine ve Kayseri’ye gelen Türkmenlerin büyük bölümü Şam Yörükleri adını alıyordu. Kaçanlu, Şarklu, Çerçili, Çepni, Gördülü, Kızkapanlu, Bayat, İnallu, Pehlivanlu, Mehdiler, Yüreğir, Eymir, Şam Kethüda, Eymir Sakalsız, Bahadırlu, Beceli, Beğlik Avşarı, Avşar Çakal, Beyliklü, Ebiç (Eviç) oymakları Şam Yörüklerindendi.[11] Bu isimlerin büyük bölümüne Kayseri yöresinde rastladığımıza göre Şam Yörüklerinin önemli ölçüde Kayseri ve Zamantı bölgesinde yerleşik hayata geçtikleri düşünebiliriz.
Kayseri şehri, 1411 yılında ilk defa Dulkadirliler tarafından zapt edilmiştir. Şehir zaman zaman Karamanoğullarının, zaman zaman da Dulkadirlilerin eline geçse de Zamantı bölgesi bunun istisnasını teşkil etmiş ve her zaman Dulkadirlilerde kalmıştır. Dulkadirli Devletinin 2. Hükümdarı Halil Bey’in türbesi Zamantı Kalesinin eteklerinde, Melikgazi köyünde Selçuklu Emiri Emir Gazi’nin türbesinin yanındadır. Halil Beyin yanında, aynı türbe içinde Mısır Hatun’un da kabri vardır.
Nasireddin Mehmet Bey’in oğlu Süleyman Şahın da türbesi o günkü adı Kelamin olan bugünkü Gülabi köyü yakınlarındadır. Bugün Öksüz ya da Garip Türbe olarak adlandırılan Süleyman Şah Türbesi, iki kat üzerinedir ve ikinci katta açık bir mescidi vardır.[12]
Türbenin bulunduğu bölgeye Zamantı’da Koççağız adı verilir. Bu isim oldukça önemlidir. Çünkü, Dulkadirli Türkmenlerinden olan ve Süleyman Şah’ın adını taşıyan Süleymanlı obalarının yerleştiği yerler arasında Koççağız da vardır. Süleymanlılar, Zamantı bölgesinde Güney Köyünde 90 hane, Zerezek köyünde (Akmescit Beldesi) 37 hane, Koççağız’da ise 76 hane olarak gösterilmişlerdir. (1563)[13]
Koççağız bölgesine yerleşen halk, zamanla Kayseri istikametine ilerleyip Süleymanlı adını verdikleri başka bir köy kurunca, Süleyman Şah’ın türbesi Koççağız’da yalnız kalmıştır. Türbeye Öksüz ya da Garip Türbe denmesinin sebebi budur.
Süleyman Bey’in oğlu Melik Arslan Bey’in Mancusun köyüne tek kubbeli bir cami yaptırması; Alaüddevle Bozkurt Bey’in adını taşıyan bir caminin Büyük Bürüngüz köyünde bulunması ve bu caminin girişinde bulunan mezarın Alaüddevle Bozkurt Bey’e ait olduğuna inanılması; Alaüddevle Bozkurt Bey’in oğlu Şahruh Bey’in Sarıoğlan ilçesi ile Karaözü kasabası arasında Kızılırmak üzerine bir köprü yaptırmış olması da Zamantı bölgesinin önemini ortaya koyan belli başlı ip uçlarıdır.
Zamantı Bölgesine en büyük hizmeti hiç şüphesiz Alaüdevle Bozkurt Bey yaptırmıştır. Zamantı bölgesinin birçok köyüne mescit, medrese ve zaviye inşa ettiren Bozkurt Bey’in tarihi Karatay Kervansarayına da bir zaviye yaptırdığı biliniyor.
Dulkadirliler, Kayseri bölgesini ve Zamantı’yı çok önemli bir merkez olarak kabul ettiler. Nasıreddin Mehmet Bey’in oğlu Hasan Bey’in şehre bir cüzzamhane yaptırması ve Kayseri Kalesini onarması, babası Nasıreddin Mehmet Bey’in de Hatuniye Medresesini şehrin kalbine inşa ettirmesi[14], Kayseri’de Dulkadirliler lehine olumlu bir havanın esmesine yol açmıştır.
Dulkadirli Devleti, Şahsuvar oğlu Ali Bey’in Kanuni Sultan Süleyman zamanında öldürülmesiyle fiilen son bulurken Dulkadirli Türkmenlerinin de Zamantı koridorunu kullanarak Yozgat, Kırşehir, Kırıkkale ve Ankara istikametine doğru hareketlendiklerini görüyoruz. Bugün Orta Anadolu’daki birçok akrabanın göç yolundaki Zamantı, ortak bir hatıra alanı da oluşturmaktadır.
Kayseri’de Dulkadirlilere ait son hatıralar 16. Yüzyılın sonlarında Kayseri’de sancakbeyliği yapan Davud Bey’e aittir.[15] Osmanlıların isteği ile Maraş ve çevresinden uzak tutulan Dulkadirli hanedan ailesinin yurdun değişik yerlerine sancak beyleri olarak görevlendirildikleri biliniyor. Çorum Sancak Bey’i Cafer Bey’in oğlu olan Dulkadirli Davud Bey, 1591-1593 yıllarında Kayseri sancakbeyi olarak gösterilmektedir.[16] Maraş’a dönüşünün hayal olduğunu anlayan Davud Bey, kendi nesliyle birlikte Zamantı bölgesine gelir ve burada yerleşir. Zamantı bölgesi kendisine has olarak verilmiştir ve bu bölgede Gülveren (eski adı Güllüviran) köyüne yerleşir. Güzelsu (Harsa) ve Bel köylerinde de akrabaları vardır. Dulkadirlilerin Zamantı’daki son hanedanları bugün Davutlular (Davut Oğulları), Isbalar (Sipahiler) ve Alaybeyler adını taşıyan ailelerdir.


[1] Bilge Umar; Türkiye’de Tarihsel Adlar, İstanbul, 1993, s.700
[2] Prof.Dr.Refet Yinanç, “Dulkadirli Beyliği”, TTKB, Ankara, 1989, s.10
[3] İsmail Hakkı Uzunçarşılı, “Anadolu Beylikleri”, Ankara, 1949, s.169-175
[4] Prof.Dr.Refet Yinanç – Yard.Doç.Dr.Mesut Elibüyük; “Maraş Tahrir Defteri”, Ankara, 1988, II, 667-819
[5] 988 Numaralı Muhasebe-i Vilayet-i Diyar-ı Bekr ve Arap ve Zülkadriye Defteri (937/1530), II.Dizin ve Tıpkı Basım, Başbakanlık Devlet Arşivleri Genel Müdürlüğü, Yayın No:40, Ankara, 1999
[6] Prof.Dr.Mehmet İnbaşı; “16. Yüzyıl Başlarında Kayseri”, Kayseri, 1992, s.116; ayrıca Mehmet İnbaşı;”16. Yüzyılın İkinci Yarısında Kayseri ve Civarında Meydana Gelen Olaylar”, III, KYTSB, Kayseri, 2000; Mehmet İnbaşı; “16. Yüzyılda Kayseri ve Civarında Yörük-Türkmen Cemaatleri”, II, KYTSB, Kayseri, 1998
[7] Prof.Dr.Refet Yinanç, “Dulkadirli Beyliği”, s.23
[8] S.Burhanettin Akbaş; “Kayseri’de Yörükler ve Türkmenler”, KBB Kültür Yayınları, Kayseri, 2005, s.91
[9] Mehmet Çayırdağ; “Kayseri’de Kitabelerinden XV ve XVI. Yüzyıllarda Yapıldığı Anlaşılan İlk Osmanlı Yapıları”, Vakıflar Dergisi, S.XIII, s.531-583; ve Mehmet Çayırdağ; “Dulkadiroğullarının Kayseri’deki Eserleri”, KTA, s.253-240
[10] Ali Yeğen, “Kayseri’de Tarihi Eserler”, İl Kültür Müdürlüğü Yayını, Kayseri, 1993, s.114-115
[11] R.Yinanç-M.Elibüyük; Maraş Tahrir Defteri, C.II, s.569-570; ve S.B.Akbaş, Kayseri’de Yörükler ve Türkmenler, s.172-173 Şam Bayadı Oymağı
[12] Kayseri Ansiklopedisi c.II, “Dulkadiroğulları”, s.52-53-54, Maddeyi kaleme alan Mehmet Çayırdağ
[13] Mehmet İnbaşı; “16. Yüzyılda Kayseri ve Civarında Yörük-Türkmen Cemaatleri”, II, KYTSB, Kayseri, 1998
[14] Mehmet Çayırdağ; “Dulkadiroğullarının Kayseri’deki Eserleri”, KTA, s.253-240
[15] Hakan Türker Dulkadiroğlu, “Dulkadiroğlu Beyliği Zamanında Tomarza”, Tomarza Sempozyumu, Kayseri, 2008
[16] Mehmet İnbaşı; “XIV. Yüzyılın İkinci Yarısında Kayseri ve Civarında Meydana Gelen Olaylar”, III.Kayseri ve Yöresi Tarih Sempozyumu Bildirileri, Kayseri, 2000, s.242

Yorumlar