Kuzey Kafkasya'daki Türkler

KUZEY KAFKASYADAKİ TÜRKLER
Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden olan Kuzey Kafkasya’ya Türkler ilk olarak proto-Türk kavimler olan İskit ve Kimmerler ile bölgeye yerleşmeye başlamışlardır. Daha sonra bölgeye gelen Türk kavimleri ile Türkler Kuzey Kafkasya’da kalıcı unsur olmuşlardır.
Konuya yukarıdaki gibi kısa bir giriş yaptıktan sonra Kuzey Kafkasyalıları tanımlamak gerekir. Bazı kaynaklarda yanlış bir tanımlama olarak Kuzey Kafkasyalılar “Çerkesler” olarak nitelendirilmektedir. Ancak Kuzey Kafkas halkları Kabartay, Abhaza, Adige gibi Çerkes kökenliler; Nogay, Kumuk, Karaçay-Malkar gibi Türk kökenliler; Çeçen ve Osetin gibi diğer bölge halklarından oluşmaktadır.Biz bu çalışmada Kuzey Kafkasya’daki Türkleri incelemeyi esas aldığımız için diğer halklara da yeri geldiğinde değinerek sadece bölgedeki Türk unsur üzerine yoğunlaşacağız.
NOGAY TÜRKLERİ
“Nogay” ismi Cengiz Han’ın torunu Nogay’dan gelmektedir. Nogay Türkleri 17. yüzyılın başında Hazar Denizi’nin kuzey doğusunda İrtiş Nehri’nden başlayarak Kırım’a kadar yayılan büyük bir Türk topluluğuydu.

Nogay Türkleri yaşadıkları yerlere göre Kuma ve Kuban Nogayları olmak üzere ikiye ayrılırlar. Ayrıca Kuban Nogayları da kendi aralarında Tahtamış, Mansur, Karamurza, Kıpçak ve Navruz Nogayları olmak üzere beş topluluğa ayrılırlar. Bu ayrılığın esas nedeni prens ailelerinin iç kavgaları olup; dış etkenler değildir.[18] Tarihte büyük bir coğrafyaya yayılan Nogaylar, topluluğa Volga boyundaki Türkleri de dahil etmişlerdir. Böylece genişleyen hanlık Rusya’yı rahatsız etmiş; sonuç olarak da pek çok kez Rus işgaline maruz kalmıştır.[19] Bugün ise; Nogay Türkleri Kuzey Kafkasya’daki özerk Cumhuriyetlerde dağınık halde yaşamaktadırlar.
KARAÇAY-MALKAR TÜRKLERİ




Karaçay-Malkar Türkleri Kafkasya'nın en eski halklarındandır. “Karaçay” sözü, yazılı kaynaklarda ilk olarak 1699 yılında geçmektedir. Bu tarihte, Moskovalı F. Elçin ve P. Zaharev adlı elçiler, Gürcistan’a giderken, Karaçay bölgesinden geçmişler ve bir süre Karaçay’da konaklamışlardır. Ancak onlar yazdıkları raporda, Karaçay’dan Gürcistan’a geçerken hangi güzergahı kullandıklarını belirtmemişlerdir. Bu nedenden dolayı 17. yüzyıla kadar Karaçay-Malkarlıların tam olarak nerede yaşadıkları bilinmemektedir.

Tavkul Karaçay ve Malkarlıların aynı dil, kültür ve tarihi paylaşan Türk boyu oldukları için literatürde yer alan Karaçay ve Malkar olmak üzere ayrım yapılmaması üzerinde durmaktadır. Zira Karaçay ve Malkar adları bu boyun yaşadığı iki ayrı bölgenin coğrafi adıdır. Karaçay Türkleri ile aynı boydan gelen Malkar Türkleri 15. yüzyılda Kabardeyler’in Kuzey Kafkasya’ya gelip, bölgeyi işgal etmeleri sonucu Karaçaylar’dan ayrılmışlardır.

19. yüzyılda tüm Kuzey Kafkasya’yı nüfuz alanı haline getiren Rusya Türkler üzerinde de baskılarını arttırmıştır. 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşı’ndan galip çıkmalarıyla Rusya’ya karşı olan tüm isyanları kanlı bir şekilde bastırmıştır. Bu baskı ve sindirme politikası 20. yüzyıla kadar devam etmiştir ve 1917 Bolşevik Devrimi ile son bulmuştur. Çünkü Rusya artık kendi iç sorunlarıyla uğraşmak zorunda kalmıştır. Bu jeopolitik boşluktan yararlanan Kuzey Kafkasyalılar siyasi bir birlik meydana getirerek 11 Mayıs 1918 tarihinde Kuzey Kafkasya’nın bağımsız bir devlet olduğunu tüm batılı devletlere bir nota ile duyurmuşlardır.
Ancak bu özgürlüğün ömrü kısa sürmüş Bolşevikler 1921 yılında cumhuriyete son vermişlerdir. Bunun üzerine Karaçay-Malkar Türkleri direnişe geçmişler ve Ruslara karşı savaşmışlardır. Bolşevikler Karaçay-Malkarların bu direnişini kıramayınca –çatışmaların tüm Kuzey Kafkasya’ya yayılması endişesiyle- onlara özerklik teklifinde bulunmuşlardır. Ancak Karaçay-Malkarlar bunun bir Rus aldatmacası olduğunu anlayınca tekrar direnişe geçmişler; nitekim bu direnişleri Rus saldırıları karşısında sadece üç ay sürebilmiştir. Bu saldırılarda Karaçay-Malkar Türklerinin aydın ve subayları kurşuna dizilerek öldürülmüşlerdir.

Karaçay-Malkarlar öncelikle “Dağlı Sosyalist Cumhuriyetler” içerisinde yer almışlar; ancak daha sonra Sovyet hükümetinin aldığı kararla Karaçay-Çerkes ve Kabardey-Balkar Cumhuriyeti olmak üzere iki ayrı cumhuriyete ayrılmışlardır. İkinci Dünya Savaşı’na kadar Cumhuriyetlerin başında bulunan Rus yöneticiler, birçok Karaçay-Malkar Türkünü tutuklayarak idam etmişlerdir.25 Temmuz 1942 tarihinde Alman orduları Karaçay-Malkar bölgesine geldiğinde Kızıl Ordu buralardan çoktan çekilmişti. Çünkü Karaçay-Malkarlar, Alman Orduları bölgeye gelmeden önce Kızıl Orduyu buradan atmıştı. Bölgeyi işgal eden Almanlar yerli halka dini ve siyasi hürriyetlerini verdiklerini açıklamışlardır. Alman Ordusu Karaçay-Malkar halkına şu imtiyazları vermiştir:

“1 - Müstakil Milli İdare yeniden kurulacak ve din dahil hayatın bütün sahalarında tam bir serbestlik olacak

2 - Kolhozların yerine özel mülkiyet düzeni kurulacak

3 - Eskiden zorla ikiye ayrılan Karaçaylılar ve Malkarlılar tekrar birleşecek.”

Ancak Almanlar bölgede çok fazla kalamadan çekilmek zorunda kalınca meydan Kızıl Ordu’ya kalmıştı. Stalin başkanlığında toplanan SSCB Devlet Güvenlik Komitesi 12 Ekim 1943 tarihinde alınan bir kararla Karaçay Türklerini 5 Mart 1944 tarihinde aldığı bir kararla da Malkar Türklerini Orta Asya’ya sürgün etmiştir.

Tehciri Kızıl Ordu subayı olan Grigory Burlutskiy şu şekilde anlatmıştır:

“…1943 yılının ekim ayında Şimali Kafkasya cephesinin arkasını korumaya memur bulunan askeri gruptaki alayımıza, hükümetin fevkalade mühim bir kararını icra için, Kuban’dan hareket emri verildi. Sovyet vatandaşı bir milleti topyekun anayurdundan çıkarmak gibi şerefsiz bir vazifenin ifasına memur edildiğimiz kimsenin aklına gelmemişti. Bütün subay arkadaşlarım gibi ben de Karaçay halkının cebren tehciri hakkında emrin ifasına giriştik…Sovyet askerleri evlere yaklaşıp Sovyet hükümetinin sürgün hakkındaki kararını bütün aileye ilan ediyorlardı…Gidecekleri yerin neresi olduğu söylenmiyordu…Toplanmak için bir saat vakit veriliyor; kendileriyle beraber yüz kilogram eşya almalarına müsaade ediliyordu…Herhangi bir mukavemetin ve emre itaatsızlığın da faydasız olduğu hatırlatılıyordu… Feryat ve figanlara yalvarmalara ve gözyaşlarına rağmen; bir saat sonra toplanma merkezlerine nakledilmek için aile aile arkasınca kamyonlara dolduruluyor, toplanma merkezlerinden de yine silahlı askerler tarafından muhafaza edilen kamyonlar vasıtasile de demiryolu istasyonlarına götürülüyor, burada alelade yük vagonlarına dolduruluyordu.

İkinci Dünya Savaşı sonunda yaşanan büyük sürgün ile Karaçay-Malkar Türkleri’nin nüfusunda önemli derecede azalmalar meydana gelmiştir. Sovyetler Birliği’nin böl-yönet politikasına uygun olarak yıpratılmak istenen Karaçay-Malkar Türkleri tüm zorluklara rağmen kendilerine özgü kültürel değerlerini hiçbir zaman kaybetmemişlerdir.

KUMUK TÜRKLERİ
Türk topluluklarının en önemlilerinden biri de Kumuk Türkleri’dir. 20.yüzyıl başlarına kadar Kuzey Kafkasya’nın yalnız siyasi ve kültürel hayatında değil; sosyal ve dini hayatında da Kumuk Türkleri başrol oynamışlardır. Kumuklar hayatın her alanında o kadar etkili olmuşlardır ki, Kumuk Türkçesi, farklı dillerde konuşan Kafkasya halklarının ortak anlaşma ve konuşma dili olarak yüzyıllar boyunca kullanılmıştır. Öyle ki Kumuk Türkçesi 1918 yılında kurulan Abhaz, Adige, Karaçay-Malkar, Çeçen-İnguş, Oset ve Dağıstan haklarından oluşan Birleşik Kuzey Kafkasya Cumhuriyeti’nin resmi dili olarak kabul edilmiştir.
Bu da Kumukların kendi tarihlerine, kültürlerine ve dillerine nasıl sahip çıktıklarının en önemli kanıtıdır.

Tarih boyunca Hun, Avar, Hazar, Peçenek, Uz, Selçuklu ve Osmanlıların kavimler göçüne tanık olmuş geçit bölgesindeki Türk topluluğu olan Kumuk Türkleri Adolf Berje’nin tasnifine göre üç kola ayrılmaktadır. Bunlar: Aksaylar, Andreyler, Kostekler’dir

Yorumlar