BUCAK AVŞARLARI :
Bucak kelimesinin lüğat anlamı; yer, yurt ve ekili yeşil alan
anlamınadır. Anadolunun çok yerinde olduğu gibi bir
başkasından zarar gören, acınan ve gördüğü zarar karşısında
çaresiz olan kişinin yaptığı Allah ocağını bucağını batırsın
intizarındada anlaşıllacağı gibi Avşar, Yörük ve Türkmen
dilinde Bucak kelimesi yer mahâl anlamındadır. (Ocak, ev, yurt
dolayısıyla, bucak kendisine ait üzerinde yaşadığı yer,
mekan anlamında)
Avşar’lardan bir boy Horasan’dan göçüp XI. yüz yılda bugün
Suriye toprakları içinde (Beriyye’de) kalan Raka sancağına
bağlı olan Tell - Şammar ve Tell-Zivan çevresine gelip,
oralarda yerlemeye mecbur edilmişler ve aşiret yarı yerleşik
bir şekilde yaşamlarını sürdür- mekteydi. Fakat ; tabii
âmiller (Toprak, su, İklim) nedeni ile yüksek ve havalı
yerlerde yaşamış olan aşiretin yaşam şartlarına , o
bölğenin havası onlar için hiçte iyi gelmemekteydi. Çünkü
aşırı sıcaktan, genellikle çocuklar sıtma, tifo ve verem (
Tuberküloz ) gibi salğın hastalıktan ölmekteydi. (MD, nu.133,
s. 387 -388) Buna bir tedbir almayan önce Selçuklu sonra
Osmanlı Devleti, onları Arap’la- ra karşı hem kalkan olarak
kullanmak, hemde o bölğelerin Türkleşmesi için, aşireti
iskân etmeleri yani yerleşmeleri konusunda zorlamaktaydı.
Derdini bir türlü yukarıya anlatamayan aşiretler Tayy, Eneze
ve Mevali adlı kâbilelere mensup Arap eşkiya ve soyğun-
cuların tacizinden ellerindeki mallarından olup, canlarından
bıkmışlardı. (Ferruh Arsunar, Gaziantep Folkloru, s.
44,46,47,164 ) (Ömer Özbaş,Gaziantep dolaylarında Türkmenler
ve Baraklar, 1958 s. 30,31,35 )
Zaten fazla bir güce sahip olmayan bu küçük Avşar gurubu,
oralarda yaşayamıyacak hale gelmişler ve Halep
topraklarından göç etmişlerdir. Bu göçlerden bir kısmı Toros
Dağlarının eteklerini takip ederek o günkü adı ile Alâ’iye
kazasına, yani bugünkü Alanya’ya göç edip orada Alâ ‘iyye
sancağına bağlı, Çönkeri kazasına dahil olan Bucak
köyünün temelini atıp orada Bucak Avşarları adını
alırlarken (Bk.166 Numaralı Muhaâsebe-i Vilâyet-i Anadolu
defteri H: 937/ M : 1530) no. 617. vesikada toplam 48
verği nüfusuna sahiptirler.) diğerleride o bölğeyi toplu
olarak terk etmenin yasak olması nedeniy le bölğeyi yavaş
yavaş terk edip; Dulkadir Beyliğine bağlı Gaziantep, Maraş ve
Elbistan taraflarına göç edip gitmişlerdir.
Zulkadiriye vilâyeti içerisinde, Mar‘aş sancağına bağlı
olarak, Andırına nahiyesine bağlı olarak Bucak adı ile bir
yerleşim yeri kuran bu mustakil Avşar gurubu, resmi
vesikalara geçmesede, Bucak Avşarı olarak tanınmışlardır.
Köklü ve büyük bir askeri güce sahip olmaması nedeniyle
adından ve varlığından fazla söz ettiremeyen bu mustakil
Avşar oymağının adı hep, resmi vesikalarda Halep Türkmenleri
yani Osmanlı kayıtlarında (Dulkadıroğulları Beylğine bağlı
Türkmen guruplarından olarak ) « Yörükân-i Haleb veya Yörükân
-i Maraş » adıyla tarihte yerini almıştır.
En son olarak Maraş ve Gaziantep yörelerinde yaşamakta olan bu
Avşar gurubu askeri, siyasi ve sosyal patlamalar sonuncu,
bölğe- de yaşanan olumsuzluklardan etkilenerek ne yazık ki
o bölğeleride terk etmek mecburiyetinde kalmışlar ve
çoğunluğu Kayseri, Niğde, Çorum gibi illerin bugünkü
toprakları içinde kendilerine göre köy ve mezralar
oluşturarak yerleşmişlerdir. Daha sonra yaşa- dıkları
bölgenin coğrafi konumuna göre Yeni- İl idaresine bağlanan
Avşar’lara Bucak Avşarı , daha sonra bu bölğede
Avşar’ların yoğun olarak yaşadıkları için Avşar Alan veya
Avşar Bucağı denilmiştir. İşte bu yörelerden çeşitli
nedenlerle, Anadolu’nun içlerine göçüp yerleşen veya göçer
olarak yaşayan Türkmen boylarına gittikleri yörelerde
bucak’dan gelen anlamında « Bucak Avşar’ı » denilmiştir.
Diğer taraftan bugün Kahraman Maraş iline bağlı olan
Bucak ilçesi ve Elbistan yöresi yine bu aşiretin
yaşadıkları bölğeydi ve o yörelerde yine bu aşiret mensupları
Bucak Avşarları olarak tanınmaktaydı.
Bazı tarihci ve araştırmacıların müstakil Avşar
oymakları olarak görüp değerlendirdikleri Bucak
Avşar’ları kesin olmamakla beraber Dulkadırlı’ların İmanlu
Avşar boylarına mensub olan Kızıl Sultan cemaatından olup,
aynı zamanda Halep Türkmenleri olarakta bilinmektedir.
Dulkadırlılar arasındaki Avşarlar’ın büyük bir bölümü Maraş,
Haleb, Kars (Kozan) ve Yeni- il sınırları içinde bulun mak-
taydı. XVI. yüzyılın birinci yarısında Maraş ili sınırları
içinde yaşayan İman’lu Avşarı 27 obadan meydana gelmiştir. Bu
obalar genellikle şahıs adı taşıyan kişiler veya Kethûdalar
tarafından idare edilmekteydi. İmanlu Avşarları « Beriyye» ya
ni Suriye çölünde kışlamakta ve Maraş sancağına ait olan
muktelif yerlerde yazlamaktaydılar. Daha sonra H : 971
yılda 1563 ve 1564 yılları arasında bir kısmı Adıyaman ve
Anteb şehri dolaylarında yerleşirlerken diğer bir kısmıda o
yıllarda yaşanan siyasi olaylardan etkilenerek İran’a
gitmiş- ler, Osmanlı devleti tarafından dışlanan İmanlu
Avşar’ları, İran toprakları içerisinde yeni kurulmakta
olan büyük Sefafi devletinin kuruluşunda etkin rol
almışlar ve bu boydan bir çokları Safevi devleti yönetim
ve askeri kademelerinde çeşitli mevkilere kadar
gelmişlerdi.
Maraş, Halep, Antep ve Amik ovasında yaşamış Oğuz’ların Avşar
olarak bilinen ve bugün Anadolu’nun çeşitli bölğelerinde
yaşayan Avşarlar ile genel Türk kültürü ve İslamî yaşam tarzı
ile benimseyen farklı mezhepe bağlı olarak diğer Avşar’lardan
tamamen ayrıdır. O Avşar’lara benzemeyen Türkmen boyları göçüp
gittikleri yörelerde « Bucak Avşar’ları » diye
vasıflandırılırlarken, diğer Avşar boyla- rı ise başlarında
bulunan beylerinin veya sülâlenin en yaşlısı hatta yiğidinin
adları ile köyler oluşturup, bugün bu köyler o isimler ile
tanınmaktadır. Buradan anlaşılan diğer bir konuda göçer
olan aşiretin, bu düz araziler üzerinde yarı yerleşik bir
düzene geçerek yaşamış olmalarıdır. Yalınız bu Türkmen’lerde
yeni doğan çocuklara Avşar isminin verildiği sıkca
görülmektedir. Bu isimlere göre yerlere ve yörelerede Avşar
ismi verilmiştir. (Avşar alan gibi.)
Burunören köylüsü aslen Avşar oldukları halde, kendilerini
Türkmen olarak bilmektedir. Bugün Burunören köylüsünde
olduğu gibi çevre aşiret denilen köylerde doğup büyüyen
hemen hepsi Avşar olduklarını baba ve dedelerinden
duymadıkları için kendilerinin Avşar olduklarınıda
bilmemektedirler. Yaban eri kelimesi ise bu aşiret için
sıkca kulanıldığı söylenilmez. Yabandan, başka yerden,
gelenler veya dağda, bağda bahçede çalışıp evine gelenler
için bu kelime kullanılır. Er kelimesinin anlamı ile beraber
birleştirecek olursak başka yerden, göçerek gelen dağların
yiğidi anlamında bir sözdür. fakat; bu kelime Türk’lerin
Beğdili oymak ve aşiretinden olanlar için söylenen bir
kelimedir. Sivas, Erzincan, Malatya (Karaözü kasabası) ve
çevresinde yoğun olarak yaşamaktadırlar. Her ne kadar
kendilerini Türkmen saymayıp ayrı görselerde, aşiret ile
tarihten gelen kan bağları vardır.
Bucak kelimesinin lüğat anlamı; yer, yurt ve ekili yeşil alan
anlamınadır. Anadolunun çok yerinde olduğu gibi bir
başkasından zarar gören, acınan ve gördüğü zarar karşısında
çaresiz olan kişinin yaptığı Allah ocağını bucağını batırsın
intizarındada anlaşıllacağı gibi Avşar, Yörük ve Türkmen
dilinde Bucak kelimesi yer mahâl anlamındadır. (Ocak, ev, yurt
dolayısıyla, bucak kendisine ait üzerinde yaşadığı yer,
mekan anlamında)
Avşar’lardan bir boy Horasan’dan göçüp XI. yüz yılda bugün
Suriye toprakları içinde (Beriyye’de) kalan Raka sancağına
bağlı olan Tell - Şammar ve Tell-Zivan çevresine gelip,
oralarda yerlemeye mecbur edilmişler ve aşiret yarı yerleşik
bir şekilde yaşamlarını sürdür- mekteydi. Fakat ; tabii
âmiller (Toprak, su, İklim) nedeni ile yüksek ve havalı
yerlerde yaşamış olan aşiretin yaşam şartlarına , o
bölğenin havası onlar için hiçte iyi gelmemekteydi. Çünkü
aşırı sıcaktan, genellikle çocuklar sıtma, tifo ve verem (
Tuberküloz ) gibi salğın hastalıktan ölmekteydi. (MD, nu.133,
s. 387 -388) Buna bir tedbir almayan önce Selçuklu sonra
Osmanlı Devleti, onları Arap’la- ra karşı hem kalkan olarak
kullanmak, hemde o bölğelerin Türkleşmesi için, aşireti
iskân etmeleri yani yerleşmeleri konusunda zorlamaktaydı.
Derdini bir türlü yukarıya anlatamayan aşiretler Tayy, Eneze
ve Mevali adlı kâbilelere mensup Arap eşkiya ve soyğun-
cuların tacizinden ellerindeki mallarından olup, canlarından
bıkmışlardı. (Ferruh Arsunar, Gaziantep Folkloru, s.
44,46,47,164 ) (Ömer Özbaş,Gaziantep dolaylarında Türkmenler
ve Baraklar, 1958 s. 30,31,35 )
Zaten fazla bir güce sahip olmayan bu küçük Avşar gurubu,
oralarda yaşayamıyacak hale gelmişler ve Halep
topraklarından göç etmişlerdir. Bu göçlerden bir kısmı Toros
Dağlarının eteklerini takip ederek o günkü adı ile Alâ’iye
kazasına, yani bugünkü Alanya’ya göç edip orada Alâ ‘iyye
sancağına bağlı, Çönkeri kazasına dahil olan Bucak
köyünün temelini atıp orada Bucak Avşarları adını
alırlarken (Bk.166 Numaralı Muhaâsebe-i Vilâyet-i Anadolu
defteri H: 937/ M : 1530) no. 617. vesikada toplam 48
verği nüfusuna sahiptirler.) diğerleride o bölğeyi toplu
olarak terk etmenin yasak olması nedeniy le bölğeyi yavaş
yavaş terk edip; Dulkadir Beyliğine bağlı Gaziantep, Maraş ve
Elbistan taraflarına göç edip gitmişlerdir.
Zulkadiriye vilâyeti içerisinde, Mar‘aş sancağına bağlı
olarak, Andırına nahiyesine bağlı olarak Bucak adı ile bir
yerleşim yeri kuran bu mustakil Avşar gurubu, resmi
vesikalara geçmesede, Bucak Avşarı olarak tanınmışlardır.
Köklü ve büyük bir askeri güce sahip olmaması nedeniyle
adından ve varlığından fazla söz ettiremeyen bu mustakil
Avşar oymağının adı hep, resmi vesikalarda Halep Türkmenleri
yani Osmanlı kayıtlarında (Dulkadıroğulları Beylğine bağlı
Türkmen guruplarından olarak ) « Yörükân-i Haleb veya Yörükân
-i Maraş » adıyla tarihte yerini almıştır.
En son olarak Maraş ve Gaziantep yörelerinde yaşamakta olan bu
Avşar gurubu askeri, siyasi ve sosyal patlamalar sonuncu,
bölğe- de yaşanan olumsuzluklardan etkilenerek ne yazık ki
o bölğeleride terk etmek mecburiyetinde kalmışlar ve
çoğunluğu Kayseri, Niğde, Çorum gibi illerin bugünkü
toprakları içinde kendilerine göre köy ve mezralar
oluşturarak yerleşmişlerdir. Daha sonra yaşa- dıkları
bölgenin coğrafi konumuna göre Yeni- İl idaresine bağlanan
Avşar’lara Bucak Avşarı , daha sonra bu bölğede
Avşar’ların yoğun olarak yaşadıkları için Avşar Alan veya
Avşar Bucağı denilmiştir. İşte bu yörelerden çeşitli
nedenlerle, Anadolu’nun içlerine göçüp yerleşen veya göçer
olarak yaşayan Türkmen boylarına gittikleri yörelerde
bucak’dan gelen anlamında « Bucak Avşar’ı » denilmiştir.
Diğer taraftan bugün Kahraman Maraş iline bağlı olan
Bucak ilçesi ve Elbistan yöresi yine bu aşiretin
yaşadıkları bölğeydi ve o yörelerde yine bu aşiret mensupları
Bucak Avşarları olarak tanınmaktaydı.
Bazı tarihci ve araştırmacıların müstakil Avşar
oymakları olarak görüp değerlendirdikleri Bucak
Avşar’ları kesin olmamakla beraber Dulkadırlı’ların İmanlu
Avşar boylarına mensub olan Kızıl Sultan cemaatından olup,
aynı zamanda Halep Türkmenleri olarakta bilinmektedir.
Dulkadırlılar arasındaki Avşarlar’ın büyük bir bölümü Maraş,
Haleb, Kars (Kozan) ve Yeni- il sınırları içinde bulun mak-
taydı. XVI. yüzyılın birinci yarısında Maraş ili sınırları
içinde yaşayan İman’lu Avşarı 27 obadan meydana gelmiştir. Bu
obalar genellikle şahıs adı taşıyan kişiler veya Kethûdalar
tarafından idare edilmekteydi. İmanlu Avşarları « Beriyye» ya
ni Suriye çölünde kışlamakta ve Maraş sancağına ait olan
muktelif yerlerde yazlamaktaydılar. Daha sonra H : 971
yılda 1563 ve 1564 yılları arasında bir kısmı Adıyaman ve
Anteb şehri dolaylarında yerleşirlerken diğer bir kısmıda o
yıllarda yaşanan siyasi olaylardan etkilenerek İran’a
gitmiş- ler, Osmanlı devleti tarafından dışlanan İmanlu
Avşar’ları, İran toprakları içerisinde yeni kurulmakta
olan büyük Sefafi devletinin kuruluşunda etkin rol
almışlar ve bu boydan bir çokları Safevi devleti yönetim
ve askeri kademelerinde çeşitli mevkilere kadar
gelmişlerdi.
Maraş, Halep, Antep ve Amik ovasında yaşamış Oğuz’ların Avşar
olarak bilinen ve bugün Anadolu’nun çeşitli bölğelerinde
yaşayan Avşarlar ile genel Türk kültürü ve İslamî yaşam tarzı
ile benimseyen farklı mezhepe bağlı olarak diğer Avşar’lardan
tamamen ayrıdır. O Avşar’lara benzemeyen Türkmen boyları göçüp
gittikleri yörelerde « Bucak Avşar’ları » diye
vasıflandırılırlarken, diğer Avşar boyla- rı ise başlarında
bulunan beylerinin veya sülâlenin en yaşlısı hatta yiğidinin
adları ile köyler oluşturup, bugün bu köyler o isimler ile
tanınmaktadır. Buradan anlaşılan diğer bir konuda göçer
olan aşiretin, bu düz araziler üzerinde yarı yerleşik bir
düzene geçerek yaşamış olmalarıdır. Yalınız bu Türkmen’lerde
yeni doğan çocuklara Avşar isminin verildiği sıkca
görülmektedir. Bu isimlere göre yerlere ve yörelerede Avşar
ismi verilmiştir. (Avşar alan gibi.)
Burunören köylüsü aslen Avşar oldukları halde, kendilerini
Türkmen olarak bilmektedir. Bugün Burunören köylüsünde
olduğu gibi çevre aşiret denilen köylerde doğup büyüyen
hemen hepsi Avşar olduklarını baba ve dedelerinden
duymadıkları için kendilerinin Avşar olduklarınıda
bilmemektedirler. Yaban eri kelimesi ise bu aşiret için
sıkca kulanıldığı söylenilmez. Yabandan, başka yerden,
gelenler veya dağda, bağda bahçede çalışıp evine gelenler
için bu kelime kullanılır. Er kelimesinin anlamı ile beraber
birleştirecek olursak başka yerden, göçerek gelen dağların
yiğidi anlamında bir sözdür. fakat; bu kelime Türk’lerin
Beğdili oymak ve aşiretinden olanlar için söylenen bir
kelimedir. Sivas, Erzincan, Malatya (Karaözü kasabası) ve
çevresinde yoğun olarak yaşamaktadırlar. Her ne kadar
kendilerini Türkmen saymayıp ayrı görselerde, aşiret ile
tarihten gelen kan bağları vardır.
Yorumlar